Dolandırıcılık veya aldatma, günlük hayatımızda en sık karşılaştığımız suç eylemlerinden ikisidir. Türk Ceza Kanunu’nda malvarlığına karşı suçlar bölümünde düzenlenmiştir. Dolandırıcılık, bir başkasını aldatarak, kendisine veya başkasına bir yarar sağlama eylemi olarak tanımlanmaktadır. Davanın etkin bir şekilde ele alınması ve olası hak kayıplarının önüne geçilmesi için dolandırıcılık mağdurlarının deneyimli bir avukatın hukuki danışmanlığına başvurması gerekmektedir.
Dolandırıcılık suçu
Suçun unsurları, suç olarak adlandırılabilmesi için yerine getirilmesi gereken koşullardır. Dolandırıcılığın unsurları maddi, manevi ve hukuka aykırılık olmak üzere üç gruba ayrılabilir.
Fail ve mağdur maddi unsurlardır. Suçu işleyen kişi faildir. Dolandırıcılık herkes tarafından her zaman işlenebilir. Suçların mağdurları, hakları ihlal edilen kişilerdir. Gerçek hayatta dolandırıcılık mağdurları acı çeken kişilerdir. Dolandırıcılık doğası gereği sadece tüzel kişilere zarar verebilen bir suçtur. Dolandırıcılık, mülkiyet değerlerini ilgilendiren bir suçtur. Dolandırıcılık karmaşık bir yapıya sahiptir. Dolandırıcılık birçok farklı şekilde işlenebilen bir suçtur. Ancak bu eylemlerin belirli gereklilikleri karşılaması gerekir. Dolandırıcılık, failin hileli davranmasını, mağdurun ise bu hileli davranış nedeniyle aldatılmasını ve hatta zarar görmesini gerektirir. Fail, mağdurun itibarına zarar vermenin yanı sıra, eylemden bir fayda veya kar da elde etmelidir. Dolandırıcılık kanunla tanımlanmamıştır. Her bir vakadaki davranışın hileli olup olmadığını değerlendirmek önemlidir. Davranışın hileli olup olmadığını belirlerken, mağdurun eğitimi, yaşı ve sosyal bağlamı gibi faktörleri göz önünde bulundurmak önemlidir. Mağdurun eğitimi, yaşı ve sosyal çevresi dikkate alınır.
Mağdur kandırılmalı veya hileli davranışın bir sonucu olarak zarar görmelidir.
Ahlak, kasıtlı ya da kasıtsız olabilen karmaşık bir unsurdur. Tanıma göre, bir failin birisini kandırarak ve ona zarar vererek kendisi ya da bir başkası için bir şey kazanması gerekir. İhmal mümkün değildir çünkü aldatma veya hileli davranış kasıt olmaksızın gerçekleştirilemez. Fiil işlendiği sırada niyetin mevcut olması gerekir.
Dolandırıcılık cezai bir suç olarak kabul edilir
Türk Ceza Kanunu 157-159. Maddeleri arasında dolandırıcılık konusunu ele almaktadır. Türk Ceza Kanunu’nun 158. maddesinde dolandırıcılığın “nitelikli halleri” tanımlanmıştır. Temel şeklin koşulları ve yasa koyucu tarafından belirlenen koşulların gerçekleşmesi nitelikli halleri oluşturmaktadır. Nitelikli haller iki kategoriye ayrılır: daha ağır bir cezayı gerektiren ve gerektirmeyen haller. Bu bölümde daha ağır bir cezayı gerektiren bazı ciddi durumlar incelenecektir.
Dini duygu veya inançların istismar edilmesi suretiyle işlenen dolandırıcılık nitelikli hallerden ilkidir. Burada koşul, failin aldatmak için mağdurun dini veya duygusal inançlarından yararlanmasıdır. İnsanlar tehlikeli veya zor bir duruma sokulduğunda suç işlenebilir.
Bazı durumlarda, suç eylemi mağdurun zayıf algısı kullanılarak işlenebilir. Bu durumda mağdurun algılama duyusu tamamen ortadan kalkmaz ancak normal bir insana göre daha azdır.
Kanun koyucu, failin meslek kuruluşları, partiler, dernekler ve vakıflar da dâhil olmak üzere kamu kurumlarını kullanabileceğini düzenlemiştir. Kanun koyucu bu bentte dolandırıcılık suçu failinin toplum tarafından güven duyulan kamu kuruluşlarını kullanabileceğini belirtmiştir. Bu, daha ağır bir cezayı gerektiren özel bir durumdur. Kanun koyucu toplumda saygınlığı olan kurum ve kuruluşların itibarsızlaştırılmaktan korunmasını istemiştir. Kanun koyucu kamu kurum veya kuruluşlarına karşı işlenen suçları da bu kapsama almıştır.
Yaygın Suç Durumları
Bankalar ve diğer kredi kuruluşları günümüzde dolandırıcılık suçunun en yaygın işlendiği kurumlardır. Yasa koyucu bu durumda dolandırıcılığı da nitelikli suç kapsamına almıştır. Bu bent, kendisini bir kredi kuruluşunun, bankanın veya başka bir kamu kurumunun temsilcisi olarak tanıtan fail için geçerli değildir. Bu durum nitelikli haller bölümünde özel olarak ele alınmıştır. Fail, kendisini bir kamu veya özel kuruluşun, bankanın veya kredi kuruluşunun çalışanı, temsilcisi veya acentesi olarak tanıtarak suç işleyen kişidir.
Bu durum genellikle bir kişinin kamu görevlisi olduğunu iddia etmesi veya bir mağdurun görevini yerine getirmeyi vaat etmesi halinde ortaya çıkar. Bir mübaşir, bir ceza davasında yargılanan oğlunun babasına, hakimle iyi bir ilişkisi olduğunu ve babanın belirli bir miktar para ödemesi halinde oğlunun cezalandırılmayacağını vaat edebilir. Üçten fazla kişi tarafından veya bir kuruluş tarafından yürütülen faaliyetlerin bir parçası olarak işlenen dolandırıcılıklar da buna dahildir.
Cezalar azaltıldı
Dolandırıcılık suçunun cezası bazı durumlarda daha hafif olabilir. Türk Ceza Kanunu dolandırıcılığı malvarlığına karşı suçlar bölümünde düzenlemiştir. Madde 167-169 arasında bazı cezalar indirilmiştir. Bu bölümde suçlara ilişkin genel hükümler yer almaktadır. 167. maddenin 1. ve 2. fıkraları. Tck Cezanızı azaltmak için kişisel sebepleri kullanabilirsiniz.
Bir diğer yaygın hüküm ise etkin pişmanlıktır. Etkin pişmanlık hükümlerini uygulanabilmesi için suçun tamamlanmış olması gerekmektedir. Maddede indirim oranları soruşturma veya kovuşturmanın seviyesine göre belirlenmiştir.
Dolandırıcılık Yetkili ve görevli Mahkeme
Türk Ceza Kanunu’nun 159. maddesi dolandırıcılık suçunun duruşma yapılmaksızın kovuşturulmasına izin vermektedir. Bunun tek istisnası, dolandırıcılığın mevcut bir hukuki ilişkiden kaynaklanan bir alacağı tahsil etmek için işlenmiş olmasıdır. Türk Ceza Kanunu’nun 167. maddesi de failin cezasız kalmasına izin vermektedir. Türk Ceza Kanunu’nun 167.1 maddesinde sayılan kişilere karşı işlenen dolandırıcılık suçları faili cezalandırmaz. Suç, Madde 162/2 kapsamında sayılan kişilere karşı işlendiğinde, soruşturma veya kovuşturma için Türk Ceza Kanunu’na başvurulabilir.
İlk derece mahkemesi dolandırıcılığın en temel şekli üzerinde yetkilidir. Özel koşulların bulunduğu hallerde ağır ceza mahkemesi yetkilidir.
Bir davaya bakmaya yetkili mahkeme, suçun meydana geldiği yer mahkemesidir. Davanıza bakmaya yetkili mahkeme, suçun gerçekleştiği yerdeki mahkemedir.
Zamanaşımı ve Uzlaşma
Temel bir suç olarak dolandırıcılık için zamanaşımı süresi sekiz yıldır. Suçun belli bir şekli varsa zamanaşımı süresi on beş yıldır.
Uzlaştırma kurumu, mahkemeleri rahatlatmak ve tarafların uzun süren davalar nedeniyle haklarını kaybetmelerini önlemek için oluşturulmuştur. Uzlaştırma prosedürü, kovuşturma ve soruşturma aşamaları için yepyeni bir yol açmıştır. Uzlaştırma, mağdur ve/veya failin bir anlaşmazlığı çözmek için uzlaştırma memurları ile bir araya geldiği süreçtir. Kanun, pişmanlık derecesini düzenlediği için dolandırıcılık durumunda uzlaşma hükümlerinin uygulanmasına izin vermemektedir. Mağdur ve suçtan zarar gören taraf tüm koşulları yerine getirse ve uzlaşmak istese bile uzlaşma mümkün değildir. Bu durum suçun niteliği, ağırlığı ve etkin pişmanlık hükmünden kaynaklanmaktadır.
+ There are no comments
Add yours