Kişilik hakları, başta Yapı olmak üzere pek çok yetkili direktif tarafından korunan, bedensel varlığın ve mülkiyetin üzerinde ve ötesinde bir dizi haktır. Kişilik hakları kişiye sıkı sıkıya bağlıdır, devredilemez, vazgeçilemez ve dokunulmazdır. Bir kişiye ait haklar, değerler ve mülkiyetle karşılaştırılabilir parçalar özel haklar anlamına gelir. Özel haklar o kadar önemlidir ki, Yapının 5. Maddesi bu hakların güvence altına alınmasını Devletin çok sayıdaki görev ve yükümlülükleri arasında saymaktadır. Bu haklar, yaşama hakkının öncülünü ifade eder. Sonuç olarak, bu hakların tamamen ortadan kaldırılması mümkün olmamakla birlikte, yalnızca savaş, seferberlik ve sıkıyönetim yasaları gibi belirli durumlarda, öncelikli kamu yararı göz önünde bulundurularak sınırlandırılması mümkündür. Bu yazıda, kişilik haklarıyla ilgili garip ifadelerden bahsedeceğiz.
Persona Proper nedir?
Türk Medeni Kanunu’nda kişilik hakkının ne olduğuna dair bir tanım bulunmamakla birlikte, kişilik haklarına ilişkin hükümler 8 ila 35. maddeler arasında düzenlenmiştir. Örneğin, TMK’nın 24. maddesi kişilik haklarına hukuka aykırı saldırıdan bahsetmekte, ancak kişilik hakkının ne olduğunu belirtmemektedir. Doktrinde ve mahkeme kararlarında, kişiliğin tam olarak ne olduğuna dair çeşitli tanımlar ortaya konmuştur. Bununla birlikte, tüm bu tanımlarda yaygın bir payda vardır. Bu yaygın payda, belirli kamusal olmayan mülklerin sıralanması ve kesin personanın tüm bu mülkler üzerinde bir hak olduğunun beyan edilmesidir.
Mahkeme kararlarında ortaya konan tanımları yumuşatarak tek bir potada şöyle eriteceğiz; kişiliğin kesinliği, kamusal olmayan mülkler üzerinde meşru olan kişiye bağlı mutlak bir haktır. Aynı şekilde, doktrinde ortaya konan tanımları tek bir potada yumuşatmamız gerekirse, şöyle bir tanım ortaya koyabiliriz; Belirli bir kişinin refahı, kişinin toplum tarafından bir hak konusu olarak kabul edilme ve bu kabiliyete genel kamu tarafından saygı duyulma ve saygı duyulma arayışına ve hakkına geri döner; arayış ve hak, kişinin güvenliğe layık gördüğü tüm onaylanmış, bedensel ve laik olmayan mülkler üzerindeki haklarıdır.
Özel Hakların Özellikleri Nelerdir?
Özel hakların birçok ayırt edici özelliği vardır. Bunları sıralamak ve açıklığa kavuşturmak gerekli olsa da, aşağıdaki gibidir:
- Kişilik düşüncesi başlangıç ile başlar ve yaşam eksikliği ile sona erer. Yaşam yokluğu karinesi ve kişiye ilişkin gaiplik seçimi gibi kavramlar, kişiye ilişkin yaşam yokluğu meydana gelmiş gibi cezalara sahip olabilir, bu durumda kişilik sona erer.
- Kişiye veya malına zarar verilmesi durumunda, mağdur olan belirli kişi, öncelikle tamamen haksız fiilin fiili gerçeğine dayalı olarak maddi ve / veya manevi tazminat talep edebilir. Ancak, kamusal olmayan hakların ihlali durumunda, kişiye yalnızca acı, üzüntü ve mutsuzluk verilecektir. Sonuç olarak, burada maddi tazminat talep edilmeyecek, yalnızca manevi tazminat talep edilecektir. Bunun yanı sıra, mağdur kişi, özel haklarını ihlal eden eylemlerin durdurulması, durdurulması ve kısıtlanması için çeşitli yetkili çarelere başvurabilir. Örneğin, uzaklaştırma kararı almış olan bir şiddet mağduru, özel haklarının ihlali nedeniyle şiddet uygulayana karşı pek çok dava açabilir.
- Özel haklar, parayla ölçülemeyecek bir değerdir.
- Kişisel bütünlük temel bir haktır. Farklı bir ifadeyle, yapıları herhangi bir senaryoya veya herhangi bir şeye bağlı değildir. Bu bağlamda, kişilik hakları doğuştan gelen haklardır. Bu nedenle, onları bir zaman dilimi içinde başka bir şekilde biriktirmek veya kaybetmek mümkün değildir. Kesinlik uygulaması yalnızca yaşamın yokluğu ile sona erecektir.
- Karakter hakları dokunulmazdır. Olağanüstü durumlar dışında kısıtlanamaz veya kaldırılamazlar.
- Devredilemezler. Farklı bir ifadeyle, kişiye sıkı sıkıya bağlı olduğu için bilgiyi farklı bir belirli kişiye değiştirmek mümkün değildir.
- Özel haklar mutlaktır. Sonuç olarak, kişilik hakkının tüketilmesi mümkün değildir. Bununla birlikte, kamuya açık olmayan hakların ihlalinden doğan talepler zaman aşımına tabidir.
- Kişilik haklarından feragat etmek mümkün değildir. Yasa koyucu, kişiyi kendisine karşı bile korur ve bu temel haktan feragat etmeyi mümkün kılmaz.
- Hak kazanma yeteneği, çocuğun canlı doğması koşuluyla, anne karnında başladığı andan itibaren kazanılır. Bu örnek Türk Medeni Kanunu’nda düzenlenmiş olmakla birlikte, ölümden sonrası için bir düzenleme bulunmamaktadır. Bununla birlikte, kişilik haklarının bir tür yansımasının kişinin ölümünden sonra da belirli bir ölçüde devam ettiğini söyleyebiliriz.
Kişilik Haklarının Kapsamı Nedir?
Türk Medeni Kanunu’nun 23. maddesi, kişiliği feragat ve aşırı kısıtlamaya karşı korur. Görüleceği üzere, hukuk kurallarımız kişiyi kendisine karşı dahi korumakta ve haklarını güvence altına almaktadır. Aynı kanunun 24. maddesi ise kişilik haklarını dış saldırılara karşı korumaktadır. 25. madde, kişilik haklarına saldırı halinde bu saldırıyı etkisiz kılmak için alınabilecek önlemleri ve bu konuda açılabilecek davaları düzenlemektedir.
Kişiye kişiliğini kazandıran tüm değerler kişilik hakları kapsamında değerlendirilmektedir. Yargıtay’ın 13.05.2018 tarihli Ortak Toplantısı’nın bir ismi bu konuda bir kapsam ortaya koyabilir. Buna göre, kişisel olmayan değerlerin kapsamı şu şekilde belirlenmiştir:(Özel değerler, bedensel, duygusal ve sosyal kişilik değerleri olarak özetlenmekte ve kişinin toplumdaki onaylı kimliği, şeref ve haysiyeti, özgürlüğü, bedensel ve psikolojik bütünlüğü ve esenliği, ırkı, algısı ve vatandaşlık bağları gibi hususları içermektedir).
Görüleceği ve daha önce de bahsettiğimiz gibi, özel hakların kapsamı yasal düzenlemelerimizde geleneksel ve yüzeysel bir şekilde düzenlenmiştir. Bu nedenle, kamusal olmayan hakların neleri içerdiğini saymak mümkün değildir. Bu konuda kapsamı belirleme esnekliği takibe ve yargıya bırakılmıştır.
Kamusal Olmayan Hakların İhlali Nedir?
Kamusal olmayan hakların ne olduğundan ve kapsamından bahsettiğimize göre, bu ihlalin tamamen kamusal olmayan haklara karşı haksız bir eylem olduğu inancına dayandığını söyleyeceğiz. Daha sonra, bir ihlalin varlığından söz edebilmek için, haksız fiillerle ilgili açıklamalarımız da burada geçerlidir. Peki, bu hakların ihlali nedir ve hangi stratejilerle gerçekleşir? Bu ihlaller çok çeşitli stratejilerle gerçekleşeceğinden, şimdi bunları 5 alt başlık altında açıklamayı tercih ettik.
Basın Tarafından Gerçekleştirilen Kişilik Hakkı İhlalleri Nelerdir?
Kişilik haklarının basın tarafından ihlali, muhtemelen günlük yaşamdaki en yaygın tezahürlerden biridir. Şimdi bu ihlalleri alt başlıklar altında inceleyelim:
1) Yaşam, Bedensel Bütünlük ve Esenlik İhlali Nedir?
Yaşam hakkı, özel haklar fikrini çeşitlendirir ve mutlak bir haktır. Dolayısıyla, kişinin rızası olmaksızın yaşama hakkına yapılan her türlü müdahale yasaların ihlali anlamına gelir ve kişinin kişiliğine yönelik bir saldırıdır. Kişinin kendisi bile, kişiliğine zarar vermemek kaydıyla, bu hakkı ortadan kaldırabilir.
Bedensel bütünlüğün dokunulmazlığı, kişinin bedensel ve doğal sağlığını kapsar. Farklı bir ifadeyle, organlar, kemikler ve diğerleriyle karşılaştırılabilir şekilde kişinin vücudunun her bir parçasını kapsar. Bu dokunulmazlık İnşaat tarafından korunacaktır. Burada özel hakların ihlalinden söz edebilmek için, vücuda karşı yöneltilen yasadışı eylemin kişinin rızası dışında gerçekleşmiş olması gerekecektir. Bunun dışında, kişi rıza gösterse dahi; müdahale kişiye zarar veriyorsa veya rıza ahlaka ve adaba, kamu düzenine aykırı ise kişilik haklarının ihlali gündeme gelebilecektir.
Kişinin esenliği de özel bir değer olabilir. Esenlik düşüncesi hem bedensel hem de psikolojik esenliği ifade eder. Bu durumda, kişinin refahında bir bozulmaya neden olacak herhangi bir yasadışı eylem, kamusal olmayan hakların ihlali anlamına gelecektir. Eylemler doğrudan ya da dolaylı olabilir. Örneğin, bir kişiye uygulanan manevi baskı, hatta işyerinde uygulanan mobbing, bu bağlamda kişisel olmayan hakların ihlali olarak değerlendirilecektir.
2) Şeref ve Haysiyet İhlali Nedir?
Haysiyet düşüncesi, bir bireyin toplum genelinde sahip olduğu ahlaki değerlerin toplamına atıfta bulunur. Haysiyet düşüncesi, alternatif olarak, bir bireyin sosyal ilişkiler yoluyla edindiği ahlaki değerlere atıfta bulunur. Şeref, şöhret ve statü gibi kavramlar bu kapsamda değerlendirilmektedir. Yargıtay 28.03.2001 tarihli bir kararında şeref ve haysiyeti(toplumun zorunlu gördüğü ahlaki niteliklere ve gerekliliklere sahip olduğu için bir kişiye verilen değer yargıları) olarak tanımlamıştır.
Basın yoluyla şeref ve haysiyetin ihlali; bir kişiye resim, yazı, söz veya hareketle karşı çıkmak; toplum tarafından verilen ahlaki değerlere saldırmak ve bu nedenle belirli bir kişinin özel haklarına zarar vermek. İftira ve bir kişi hakkında asılsız beyanlarda bulunmak da bu kapsamdadır. Örneğin; bir kamu görevlisinin doğru olduğunu bildiği halde rüşvet aldığına dair beyanda bulunmak, o kişinin haysiyet ve şerefine zarar verecektir. Aynı şekilde; kişiyi toplum içinde küçük düşürmek, gülünç duruma düşürmek veya kişiye karşı hakaret suçunu işlemek de bu kapsamda düşünülebilir.
Bir fiilin şeref ve haysiyete zarar verip vermediği sübjektif değil, daha çok amaca yönelik değer yargılarıyla belirlenir. Bu da büyük olasılıkla olayın gerçekleştiği yer ve zamandaki anlayış dikkate alınarak belirlenebilir. Burada, toplum ile kişinin kamusal olmayan hakları arasında bir mücadele söz konusudur. Çatışan pek çok değer arasında, sosyal gelirin daha yüksek kalitede olduğu kabul edilir. Bununla birlikte, bu basına sınırsız özgürlük vermez. Belirli sınırlar dahilinde, devlet yöneticileri ve siyasi figürler bu konuda daha hoşgörülü olmalıdır. Cumhurbaşkanına hakaret suçu bu bağlamda değerlendirilecektir.
3) Yerleşim Alanlarının İhlali Nedir?
İnsanoğlu doğası gereği tamamen farklı insanlarla sürekli bir sosyal ilişki içerisindedir. Uzmanlık disiplinindeki gelişmeler sayesinde, bireylerin ne zaman, nerede ve kimlerle birlikte oldukları video ve ses kayıtları ile raporlanabilmektedir. Bu bilgiler hem sosyal medya hem de basın tarafından kamuoyunun erişimine açılacaktır. Bir kişinin özel yaşam alanının varlığı ve bunun korunması gerekliliği, Dünya Çapında Sözleşmeler, Yapı ve tamamen farklı yetkili yasal yönergeler tarafından belirlenmiştir. Elbette, Yapı’nın 20. Maddesi özel hayatın gizliliği ve güvenliğini düzenlemektedir.
Özel hayatın gizliliğinin ihlali, bu hayatı çevreleyen olayların eğitimlerini takiben başkalarına aktarılması ve bu belirli kişi hakkında yargılayıcı ifadeler kullanılmasıdır. Özel hayatın gizliliğini ihlal suçu bu kapsamda değerlendirilecektir. Bu nedenle, mağdurun özel hukuktan kaynaklanan maddi ve manevi tazminat hakkı saklıdır. Bunun yanı sıra, eğer hayati önem taşıyorsa, mağdur özel kişi, kamusal olmayan haklarını ihlal eden kişilere karşı bir kısıtlama emri talep edebilir. Burada, politikacılar ve ünlüler daha hoşgörülü olmalıdır. Basın özgürlüğü ve ağır basan kamu yararı (kamunun aydınlatılması), genellikle sınırların aşılmaması koşuluyla, onlara karşı değerlendirmeyi daha yumuşak hale getirir.
4) Resim İhlali Nedir?
Bir kişinin tanınmasına ve tamamen farklı insanlardan ayırt edilmesine yardımcı olan herhangi bir dış görünüm, bir kişilik hakkı olarak kabul edilir. Bu görünümün, kişinin rızası olmaksızın teknolojik araçların yardımıyla hareketli veya hareketsiz olarak ({{fotoğraf}}, video) rapor edilmesi mümkündür. Bunun dışında, fırça ve kalem gibi araçlarla portre, heykel, karikatür ve diğerlerindeki görünümleri yansıtma potansiyeli olabilir. Hiç kimsenin görünüşü rızası olmaksızın kaydedilemez, kullanılamaz veya basılamaz. Başka bir durumda harekete geçmek özel hakların ihlalini teşkil eder. Bununla birlikte, kamusal merakın ve gazetecilik merakının en üst düzeyde olduğu durumlarda, sporcuların, kamuya mal olmuş kişilerin, politikacıların, suçluların ve diğerlerinin fotoğraflarının çekilmesi ve basılması kişilik haklarının ihlali anlamına gelmez.
Ses, görünüş gibi, bir kişiyi farklı insanlardan ayırır ve her bir kişiye özeldir. Sonuç olarak, bir kişinin sesinin rızası olmadan kaydedilmesi ve yayınlanması, büyük olasılıkla kişisel olmayan hakların ihlali olarak düşünülecektir. Kişiler arası bir telefon görüşmesinin veya yüz yüze bir diyaloğun sesinin kişinin rızası olmaksızın gizlice kaydedilmesi, kopyalanması ve yayınlanması, iletişimin gizliliğinin açık bir ihlalini teşkil eder.
Karikatür sorununa gelince; karikatür çizimi başlı başına bir sanat eseridir. Yıllardır üretilen karikatür çizimi, bir toplumun olmazsa olmazıdır. Özellikle toplumun sayfalarca anlatılamayacak konuları tek bir vücutta ifade edilir. Özellikle siyasi figürler karikatür dergilerinin sayfalarında sürekli yer alır. Toplumun ağır noktaları ve işleyişiyle ilgili durumlar karikatür aracılığıyla hicvedilir. Sağlam abartı ve güçlü hiciv karikatürün doğasında etkilidir. Bu nedenle, politikacılar genellikle yargı yoluna başvururlar. Yerel mahkemeler genellikle davacı politikacılar lehine karar verir. Bu mahkeme kararlarının birçoğunun Yargıtay tarafından eleştiri özgürlüğü kapsamında bozulduğu görülmektedir. Bununla birlikte, bu bozma kararlarının sayısı her geçen gün azalmaktadır. Bu durum, yargının bağımsızlığı ilkesinin zayıfladığının ve siyasi iktidarların basın özgürlüğü üzerindeki baskısının bir göstergesidir.
5) Kimlik Tespiti Hakkının İhlali Nedir?
Popülerlik, kişiye sıkı sıkıya bağlı bir haktır. Kişiyi temsil etme ve yüzeysel dünyaya tanıtma işlevine sahiptir. Bunun dışında, soyun adanması ile ilgili olarak bile gerekli olacaktır. İki tür isim vardır: birincil kimlik ve soyadı. Kişinin bunlar üzerinde mutlak bir hakkı vardır. Daha sonra, zorlayıcı nedenlerin varlığı halinde, kimlik değişikliği ve nüfus kaydının düzeltilmesi için bir talepte bulunulacaktır. Başka bir durumda, kişinin kimliğine dokunulamaz. Hiç kimse kişinin kimlik hakkına müdahale edemez ve rızası olmadan kullanamaz. Aksi durumda kişilik haklarının ihlali söz konusu olacaktır. Bu, kişiyi tanımlamak için yeterli olan takma adları ve takma adları içerir. Saf insanlardan ayrı olarak, onaylanmış bedenlerimizin bile bir statüsü vardır. Onaylanmış kuruluşlarımızın isimleri ayrıca Türk Sanayi Kanunu kapsamında korunmaktadır.
Bir kişinin kimliğinin kendi rızası olmadan tanıtım amaçlı kullanılması mümkün değildir. Örneğin, tanınmış bir kişinin X model deterjan kullandığını onun rızası olmadan satmak, bu kişinin özel haklarının ihlali anlamına gelebilir. Bir roman, öykü, oyun, piyes, tiyatro oyunu ve daha birçok eserde kişinin kimliğinin rızası dışında, kim olduğunu ifşa edecek kadar kullanılması kişilik haklarının ihlalini oluşturur. Burada önemli olan, kişinin kimliğinin kullanılması nedeniyle somut bir zarara uğramış olması değildir. Önemli olan, kişiye sıkı sıkıya bağlı olan kimliğinin rızası dışında kullanılmasıdır.
İnternette Kamusal Olmayan Hakların İhlali Nedir?
İnternet, günlük hayatımızın tam ortasında yer alan bir deneyim alanıdır. Öyle ki, internet üzerinden kamuya açık olmayan hakların ihlali, şu anda yaşadığımız en yaygın ihlal türüdür. Burada insanlar hem kendi kimlikleriyle hem de isimsiz kimlikleriyle özgürce hareket edebiliyorlar. Bunun sonucunda, insanlar bazen yolu aşabilir ve insanların kamusal olmayan haklarını ihlal edebilir. Sosyal medya suçları genellikle bu şekilde gündeme geliyor. Bu ihlaller bazı şekillerde ortaya çıkabiliyor.
Kişinin rızası dışında alan adlarının kullanılması yoluyla özel haklar ihlal edilebilir. Örneğin gerçekte Ajda Pekkan olmayan bir kişi (www.ajdapekkan.com) şeklinde bir internet sitesi açabiliyor. Burada tanınmış bir kişinin kimliği kullanılarak tanıtım geliri vb. haksız kazanç elde edilmektedir. Burada Ajda Pekkan yargıya başvurarak kendi adına bir internet sitesi tahsis edilmesini isteyebilir ve tazminat talep edebilir. Bunun dışında internet ortamında kişilik ihlalleri öncelikle hakaret ve özel hayatın gizliliğinin ihlali şeklinde gerçekleşmektedir.
Bu ihlalleri durdurmak için, genel stratejilerin yanı sıra web’e özgü çeşitli yöntemler de vardır. Örneğin, web siteleri ve sosyal medya spam göndererek bu ihlalleri ortadan kaldırabilir ve ihlalciyi bu ortamda sınırlayabilir. Özet olarak, ağ ayrıca kendi içinde bir yönetişim mekanizması oluşturmuş ve ihlallere yaptırım uygulamaya başlamıştır. İçerik materyallerinin kaldırılması, ihlali ortadan kaldırmanın bir başka tekniğidir. Bu konuda ilgili makam, paylaşımı takip eden 24 saat içinde Sulh Hukuk Mahkemesi’ne bildirimde bulunur. Sulh Hukuk Kararı 48 saat içinde karar vermelidir. İhlali gerçekleştiren web sitesine veya internet sayfasına uygulanabilecek bir diğer yaptırım türü de girişin engellenmesidir.
Özel hakların ihlaline karşı kullanılabilecek tedbirler nelerdir?
- Saldırılara Karşı Kendi Güvenliğini Sağlama: Kişilik hakları ihlal edilen kimse, Türk Borçlar Kanunu’nun 64. maddesi kapsamında, devletin o anda müdahalesinin mümkün olmadığı hallerde, zararın doğmasını veya doğacak zararın artmasını durdurmak amacıyla, kendisini savunabilir ve müdahalede bulunabilir.
- İhtiyati Tedbirler: Kişi haklarının ihlalinin durdurulması ve ortadan kaldırılmasında büyük önem taşır. Özellikle basın yoluyla yapılan hak ihlalleri kısa sürede gerçekleşmektedir. Bu ihlallerin dava yoluyla durdurulması ve ortadan kaldırılması çok uzun zaman alacağından, öncelikle ihtiyati tedbir talep etmeniz gerekecektir.
- Düzeltme ve Cevap Hakkı: Bu hukuk yolu, basın tarafından yapılan ihlaller için pek geçerli değildir. Bu hakkın ortaya çıkması için, belirli bir kişinin ayrımını ve haysiyetini rencide edecek şekilde basılması veya belirli bir kişi hakkında yanlış ifadelerde bulunulması gerekir. Kişinin, yaratıcıdan senaryoyu düzeltmesini isteme hakkı vardır. Genellikle gazetelerde basılan tekzipler bu işlevi görür. Eğer yaratıcı gönüllü olarak harekete geçmeyi reddederse, kişi mahkemeye başvurabilir. Mahkeme heyeti bu başvuru hakkında 7 gün içinde karar vermekle yükümlüdür.
- Saldırının Önlenmesi için Hareket: Bu önergenin amacı, ihlalin sonuçları için değil, ancak özel hakları ihlal eden eylemlerin önlenmesi için olacaktır. Burada bir talepte bulunabilmek için, ihlalin kabul edilmesi için bir eylemde bulunulacağına dair güçlü bir şüphenin olması gerekir. Bu aşamada, davalı belirli bir davranışta bulunmamakla yükümlüdür. Burada sanık için herhangi bir kusur aranmamaktadır. Söz konusu davanın kararı da icra takibine konu olabilir. İnfaza uyulmaması halinde, büyük olasılıkla zorlama hapsine başvurulacaktır.
- Saldırının Durdurulması Talebi: Kişilik haklarının ihlalini teşkil eden hareketin devam etmesi halinde açılır. Bu davanın amacı, saldırının durdurulması ve böylece zararın durdurulması veya artmasının önlenmesidir. Bu dava için herhangi bir kusur durumu aranmaz. Burada da mahkeme kararı infaza konu olabilir ve uyulmaması halinde zorlama hapsi gündeme gelebilir.
Kişilik haklarının ihlaline karşı başvurulabilecek yollar nelerdir?
- Kasıtlılık Hareketi: Buradaki amaç, saldırı eyleminin kamusal olmayan hakları ihlal edip etmediğini tespit etmektir. Bir talepte bulunabilmek için, devam eden bir saldırı veya sona ermesine bakılmaksızın cezaları devam eden bir saldırı olmalıdır. Bunun yanı sıra, herhangi bir hareketin olmazsa olmazı olan güvenilir bir tartışma kurulu olmalıdır. Sonuç olarak, etkili bir dava açılamadığı durumlarda, bu yola başvurulması daha muhtemeldir. Tespit davasının sonuçları genellikle uygulanabilir değildir. Bununla birlikte, burada elde edeceğiniz sonuç, bir icra gözlemi olabilecek ilgili davanın sonuçlarına göre etkili olacaktır.
- Seçimlerin Üçüncü Şahıslara Bildirilmesi veya Yayınlanması: Önleme veya tespit davaları yoluyla bir sonuç elde etmek mümkündür. Bununla birlikte, saldırının tespiti, mağdurla ilgili olarak genel kamuoyunun zihnindeki yanlış anlamaları silmek için yeterli olmayacaktır. Bu nedenle kanun koyucu, TMK’nın 25/2 maddesi ile mağdurlara böyle bir talepte bulunma imkanı tanımıştır. Bu şekilde mahkeme heyeti, kararın 3. kişilere tebliğ edilmesine veya basında ilan edilerek kamuoyuna duyurulmasına karar verebilir. Bu durumda, zorunlu masrafların davalı tarafından karşılanması daha muhtemeldir.
- Sebepsiz Zenginleşme Davası: Kamusal olmayan hakları ihlal edilen kişi, TBK kapsamındaki durumların gerçekleşmesi halinde bu davayı açabilir. Hakları ihlal edilen kişi, saldırı nedeniyle yoksullaşmıştır. Alternatif olarak, ihlal eden kişi hiçbir gerekçe olmaksızın zenginleşmiştir. Doğru bir nedensellik bağı kurulursa, zenginleşen belirli kişi, haksız yararlanan mülkleri yoksullaştırılmış belirli kişiye iade etmekle yükümlü olacaktır. İade edilecek miktar, davacının yoksullaşma miktarını aşmayacaktır. Burada herhangi bir kusur aranmaz. Daha sonra, davalının kusurlu olmadığı durumlarda, tazminat için dava açmak mümkün olmadığından, mağdur bu tekniğe başvuracaktır.
- Yetkili uzmanların yetkisiz eylemleri: Burada, saldırganın mağdurun kimliğini kullanmış olması, söylemediği şeyleri söylemiş gibi yapması, {resimleri} izinsiz kullanması vb. gerekir. Saldırgan, mağdurun davranmasına izin verilmeyecek olmasına rağmen, mağdur avukatın etkisi altındaymış gibi davranarak haksız mali kazanç elde etmiştir. Sebepsiz zenginleşme, zarar gören sosyal topluluğun yoksullaşmasını gerektirirken, avukatın etkisinin kullanılması durumunda bu gerekli olmayacaktır. Tam burada, uygun nedensel bağlantı davacı tarafından kanıtlanmalıdır. Bir kez daha, kusur faktörünün varlığı burada aranmayacaktır.
Kişilik haklarına saldırı nedeniyle manevi tazminat ve maddi tazminat davası açılabilir mi?
Önceki ve sonraki bölümlerde, bir kusur unsurunun varlığını gerektirmeyen özel hakların ihlali durumlarında erişilebilen tedavilerden bahsetmiştik. Burada, mağdurun ihlal nedeniyle maddi ve/veya manevi tazminat davası açabileceği durumlara odaklanacağız. Bu davalar için zarar ve kusurun varlığı olmazsa olmaz bir koşuldur. Bu davalar bir beyan niteliğindedir.
- Maddi Tazminat Davası: Özel haklara verilen zarar için mali tazminat sağlanması, doğrudan Türk Borçlar Kanunu’nun 58. maddesine dayanmaktadır. Buradaki amaç, haksız fiile atfedilebilecek kumaş zararını telafi etmektir. Tazminat miktarını belirlerken, karar verici, kusurun ağırlığına ve bilgi ve koşulların gerekliliklerine göre takdir yetkisini kullanacaktır. Tazminat, büyük olasılıkla, kişi zarara maruz kalmamış olsaydı ne olacağı arasındaki fark fikrine göre değerlendirilecektir. Tazminat miktarı, uğranılan zarardan daha fazla olamaz.
- Etik Tazminat Davası: Değeri para ile ölçülemeyen özel değerlere verilen zarar, yalnızca manevi tazminat ile telafi edilebilir. Kamusal olmayan haklara yapılan bir saldırı nedeniyle, belirli bir kişide acı ve savaş meydana gelebilir. Bu durumda, saldırganın manevi tazminat ödemesi garanti edilerek zarar ortadan kaldırılmaya çalışılır. Seçim yapıcı, miktarı belirleme konusunda geniş bir takdir yetkisine sahiptir. Manevi tazminat davası tekil bir dava türüdür. Daha sonra, saldırganın parasal bir değer ödemesini emretmenin yanı sıra, seçim, özür dileyip dilememe veya seçimi yayınlayıp yayınlamama konusunda karar verebilir.
- Yetkili Durumlar: Özel hakları ihlal eden bir eylem yasadışı bir eylemi temsil edebilir. Bu durumda, hareket planı büyük olasılıkla söz konusu eylemin hangi suç kapsamına girdiğine göre belirlenecektir. Sorgulanan suç eleştiriye tabi ise, dava yalnızca mağdurun eleştirisi ile açılabilir. Diğer bir durumda, iddia edilen suç eleştiri konusu değilse, Cumhuriyet Savcılığı re’sen soruşturma başlatacaktır. Önemli görülmesi halinde, büyük olasılıkla bir iddianame hazırlanacak ve kovuşturma başlayacaktır. Kişilerin bu davalardan doğan manevi tazminat talepleri saklıdır.
Kamu haklarının ihlali halinde açılacak davalarda zamanaşımı süresi nedir?
Basın Yönetmeliği, basının kamu haklarını ihlal ettiği durumlarda açılacak davalar için belirli süreler öngörmektedir. Buna göre, Basın Yönetmeliği’nde öngörülen suçlarla ilgili davalar, yayının niteliğine göre iki aydan dört aya kadar açılmalıdır. Bu süreler, Cumhuriyet Savcısı’nın dava açmak için enerjisini eğitmesi için bir ek süre olarak belirlenmiştir. Bu süreler sadece basın davaları için belirlenmiştir.
Hukuk davaları için mevzuatta özel bir hüküm bulunmamaktadır. Bu durumda, Türk Borçlar Kanunu’nda yer alan son süreler büyük olasılıkla dikkate alınacaktır. Maddi ve manevi tazminat davaları için TBK Madde 72 ve sebepsiz zenginleşme davaları için TBK Madde 82. Bu bağlamda, iki ve on yıllık nihai zamanaşımı süreleri kullanılacaktır. Öncelikle güvene dayalı sorumluluğun ihlaline dayanan tazminat talepleri haksız fiil zamanaşımına tabidir. Alternatif olarak, önleme ve durdurma eylemleri genellikle belirli bir sınırlama aralığı ile sınırlandırılmaz. Haksız fiil ayrıca hukuka aykırılıkla sonuçlanmışsa ve daha uzun bir yasal sınırlama aralığı belirlenmişse; bu daha uzun aralık, büyük olasılıkla sınırlama aralığının öncülü olarak alınacaktır.
Şimdi sizi kişisel hakların ne olduğu, ihlallerin neler olduğu ve bu nedenle kullanılabilecek çözüm yollarının neler olduğu konusunda elimizden geldiğince bilgilendirmeye çalıştık.
+ There are no comments
Add yours