Tasarrufun iptali davası, borçlunun alacaklısından mal kaçırmak için yaptığı hukuki işlemlerin iptali için üçüncü bir kişinin yardımıyla açtığı davadır. İptal davasını düzenleyen kanun İcra ve İflas Kanunu’nun 277. ve devamı maddeleridir.
Tasarrufun İptali Davasının Tarafları
Tasarrufun iptali davası, icra takibi yoluyla alacağını tahsil edemeyen ancak borçluya karşı iflas belgesi almış olan bir alacaklı tarafından açılabilir. Davacı, bu nedenle, alacaklıdır. Davalı taraf ise malın borçlusu veya alacaklıdan mal kaçırmaya çalışan üçüncü kişi alıcı olabilir.
Tasarrufun iptali için koşullar
- Alacaklılar ve borçlular arasında gerçek bir borç ilişkisi olmalıdır. Bu gereklilik, mülkiyeti iyi niyetle devralan bir üçüncü tarafı korumak için mevcuttur.
- Ödeme emrine itiraz edilmişse, ödeme emrini uygulamanız mümkün değildir. İtiraz edilmişse ödeme emri uygulanamaz. Bunu ancak itirazın iptali için dava açarak yapabilirsiniz.
- Davalıya karşı bir iflas belgesinin varlığı dava için gerekli şartlardan biridir. Alacaklı, iflas belgesini dava sırasında herhangi bir zamanda sunabilir. Haciz yapıldığına dair bir belirti varsa ancak mallar haczedilmemişse, aciz belgesi değiştirilebilir. Bir davanın başlangıcında, geçici bir aciz belgesi sunulmalıdır. Nihai sertifika daha sonra sunulur.
- İptale esas teşkil edecek işlem, borcun doğduğu tarihten sonra gerçekleşmiş olmalıdır.
Bir tasarrufun iptali davasında mahkemenin yetkili ve görevli olması gerekir.
Tüm davalara asliye hukuk mahkemeleri bakacaktır.
Bu davalar herhangi bir özel yetki kuralına tabi değildir. Deshalb, genel yargı kuralları uygulanacaktır. Dava, borçlunun ikametgahında bulunan mahkeme veya üçüncü bir tarafça görülebilir.
İptal Davasının Süresi
Tasarrufun iptali davasının zamanaşımı süresi, dava konusu işlemin yapıldığı tarihten itibaren beş yıldır.
Tasarrufun İptali Davasına İlişkin Yargıtay Kararları
Aciz belgesi duruşmadan önce ya da sonra, hatta temyiz başvurusu yapıldıktan sonra bile düzenlenebilir. Bu, karar onaylandıktan veya bozulduktan sonra yapılabilir. Halk Bankası, 04/12/2007 tarihli kredi sözleşmesine dayanarak Gaziantep 9. İcra Müdürlüğü’nün 2010/15056 sayılı icra dosyası ile icra işlemlerini başlatmıştır. Halk Bankası, 5411 sayılı Bankacılık Kanunu’nun 13. maddesine göre Kesin veya geçici aciz vesikası ibraz edilmemiştir. Mahkemece eksik inceleme ve araştırmaya dayalı olarak davanın kabulü ile hataya düşülmüştür. Mahkemece dava şartı olan aciz belgesi (geçici veya kesin) ibraz edilmediğinden davanın reddine karar verilmelidir.” yargıtay 17. Hukuk Dairesi 2012/2516E.
Muvazaa durumlarında, davacının icra takibi başlatmasına veya aciz belgesi almasına gerek yoktur. Yukarıda belirtildiği üzere, Madde 277 vd. hükümlerin iptalini öngörmektedir. İİK, icra kanunlarında geçerli gibi görünse de kanun tarafından iptal edilebilecek hükümler bütünüdür. Muvazaaya dayalı bir iptal davasında davacılar muvazaalı işlemden zarar gördüklerini iddia ederler. Davacı, İİK m. 277 vd. uyarınca iptal davası açma hakkına sahipse, İİK davacının muvazaaya veya genel hükümlere dayanarak dava açmasına engel değildir.
Davacının iddiasını ispat edebilmesi ve iddianın alacağın tahsiline yönelik olması halinde 283/1. maddedeki kıyas uygulanarak davacının haciz ve satış isteme hakları hakkında tescil ve iptale gerek olmaksızın karar verilir. Bu davada mahkeme, davayı 277 ve devamı maddeler uyarınca açılan bir iptal davası olarak sınıflandırmıştır. Mahkemenin hukuki sınıflandırması kabul edilebilir bulunmadığından davanın reddine karar verilmiştir. yargıtay 17. Hukuk Dairesi 2014/17449 E., 2016/9073 K.
+ There are no comments
Add yours